3 Aralık 2012 Pazartesi
29 Kasım 2012 Perşembe
11 Kasım 2012 Pazar
Eğitici Oyuncak Yapımı ve Uygulaması - Oyuncak Yapımı Dersi
Kullanılan Malzemeler:
Strafor
Akrilik Boya
Tutkal
Zımpara Kağıdı
Fırça
Makas
Etkinliği Yapan Çocuk: Akın Tuna Aydoğdu (5 Yaşında)
15 Ekim 2012 Pazartesi
29 Eylül 2012 Cumartesi
27 Eylül 2012 Perşembe
4 Mayıs 2012 Cuma
22 Nisan 2012 Pazar
Oyun Çocuğunun Beslenme Özellikleri (Beslenme sf: 48)
Çocuk
gelişimi dönemleri içerisinde 1-6 yaş, oyun dönemi olarak adlandırılmaktadır.
Süt
çocuğuna oranla bu dönem çocuklarında büyüme hızı daha yavaştır. Dik durma ve
yürüme
becerileri geliştiği için hareket fazladır. Bilindiği gibi çocuklarda beyin
gelişiminin
1/3'ü
anne karnında, geriye kalanı 5 yaşına kadar tamamlanır. Beyin hücreleri
yapıldıktan
sonra
yenilenmediği için gelişme döneminde yeterli besin sağlanmazsa meydana gelen
bozukluklar
ömür boyu devam eder.
Sosyal,
duygusal ve zihinsel gelişimin hızlı olduğu bu dönem üzerinde yeterli, dengeli
ve
düzenli beslenmenin etkisi büyüktür. Oyun çocuklarında belirgin bir gelişim
eksikliği
görülmese
de, klinik bulgular 1-6 yaş çocuklarında beslenme bozukluğu bulgularına çok
sık
rastlandığını göstermektedir. Çocuk beslenmesi ile ilgili olarak yapılan birçok
araştırmada
yeni beslenme alışkanlıklarının kazanıldığı, yeni besinlerle tanışıldığı bu
dönemin
beslenme bozukluğu riski en yüksek grup olarak değerlendirilmektedir.
0yun
çocuğu beslenmesinde temel ilke; büyüme ve gelişme özelliklerine uygun çeşit,
miktar
ve kıvamındaki besinleri seçerek karşılamak; iyi beslenme alışkanlıkları
kazandırmaktır.
Bu bakımdan çocukların yemek yeme alışkanlığını kazanmasında ailedeki
büyüklerin
özellikle de annenin tutumunun çok önemli bir yeri vardır. Çocuk
büyüklerin tutumundan etkilenir. Sofrada çocuğun yanında yemeklerin hep
iyi olduğu söylenmeli,
huzursuzluk
çıkarmamalıdır. Çocuğun şiddetle yemek istemediği yiyecekleri vermekte ısrar
etmek
doğru değildir. Yemek yeme konusunda çocuk ile büyükler arasında meydana gelen
anlaşmazlıklar;
annelerin belli saatlerde ve fazla miktarda yiyecek yedirme isteklerinden
kaynaklanır.
Anneler çocuklarını başka çocuklarla kıyaslarlar. Çocuklar arasında bireysel
farklılıklar
olduğu unutulmamalıdır. Yemek sofrası pazarlık ve savaş meydanı olmamalıdır.
Çocuğun
yeterli ve dengeli beslenmesinde ekonomik olanaksızlıklar bazı kısıntıları
zorunlu
kılabilir. Bu durumda kısıntı besin değeri az olan yiyeceklerde yapılmalıdır.
Gazoz, şeker,
sakız,
çikolata vb. yiyeceklerin hem besin değeri yoktur, hem de sağlığa zararlıdır.
Bunlara
verilecek
para yumurta, süt, yoğurt gibi yiyeceklere ayrılabilir. Ayrıca hamur işleri ve
yağlardan
da
kısıntı yapılabilir.
Ailenin
geliri düştükçe, bitkisel kaynaklı besinlerle beslenme oranı arttıkça, demir
eksikliği
anemisi yaygın olarak görülmektedir. Uzun süreli görülen demir eksikliği anemisi
okul
öncesi çocuklarda yaygındır. Bu tip çocukların mental ve motor gelişim
fonksiyonlarının
yavaşladığı dikkati çekmektedir. Demir içeren gıdaların diyete ilave
edilmesi
ile hemoglobin düzeyi tekrar yükseltilebilir.
Çocuğun
önüne daima yaşına uygun gıdalar verilmelidir. Reddedilen gıdalar azar azar
verilerek
alıştırılmalıdır. Ailenin sofra düzeni, yeme alışkanlığı çocuğu etkiler. Her
cins
gıdaya
sofrada yer verilmelidir.
Bu
dönemde beslenmede en önemli sorunlar çocukların yanlış beslenme alışkanlığı
kazanmalarına
bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu durum özellikle malnütrisyon dediğimiz
yetersiz
ve dengesiz beslenmeye yol açmaktadır.
Anneler,
çocuklarının günlük besin ihtiyaçlarını bilmediklerinden ve beslenmeyi
karın
doyurma olarak düşündüklerinden çocuğu genellikle tek tip besinlerle beslemekte
veya
besin
değeri düşük olan besinleri vererek ihtiyacını karşılamasına engel olmaktadır.
Bunun
sonucu
çocukta büyüme ve gelişme yavaşlamakta ve durmaktadır. Hatta bazen kazandığı
ağırlığı
bile kaybedilmektedir. Bu yaşlardaki yetersiz ve dengesiz beslenme durumunda
fiziksel
gelişimin yanı sıra zekâ gelişimi ve öğrenme yeteneklerinin de olumsuz yönde
etkilendiği
görülmektedir. Daha sonraki yaşlarda çocukların fiziksel gelişimleri beslenme
durumlarının
iyileştirilmesi ile biraz da olsa düzelebildiği halde mental gelişimlerindeki
bozukluğun
yeterli ve dengeli beslenen çocukların düzeyine erişemediği görülmekte ve
bu durum okul çağında da kendisini göstermektedir.
21 Nisan 2012 Cumartesi
MÜZİK ALBÜMÜ HAZIRLAMADA YARARLANILACAK KAYNAKLAR
1) KİTAPLAR
2) BASIN YAYIN ARAÇLARI
3) ÇEVREDEKİ KİŞİLER, ÖĞRETMENLER, ÇOCUK
4) İNTERNET
TEKERLEME VE NİNNİLERİN SOSYO-KÜLTÜREL HAYATA YANSIMASI
1) KİTAPLAR
2) BASIN YAYIN ARAÇLARI
3) ÇEVREDEKİ KİŞİLER, ÖĞRETMENLER, ÇOCUK
4) İNTERNET
TEKERLEME VE NİNNİLERİN SOSYO-KÜLTÜREL HAYATA YANSIMASI
Ninnilerin bebekleri uyutmanın
yanında, bebekleri eğlendirmek, onları sevmek, iletişim kurmak için
söylendiğini, Türk milletinin bebek ve küçük çocuklarıyla ninniler vasıtasıyla
iletişim kurulduğunu biliyoruz."Ninni metinlerine bakıldığında Türk milletinde eğitime
daha beşikte başlandığı görülmektedir Sade bir dille ve seçme kelimelerle
söylenmesi, son derece arı ve duru olması, anadili eğitimi ile ilgili olmalıdır
Zira incelendiğinde Türkçe'nin temel kurallarının detaylı bir biçimde
ninnilerin içinde yer aldığı görülmektedir Günümüzde okul öncesi
eğitimcilerinin 0-6 yaş grubu çocuklarımız için yönlerini Batı'ya dönüp kılı
kırk yararak ortaya koyduğu 'okul öncesi eğitiminin temel kuralları'nın
ninniler içerisinde yüzlerce kat fazlasıyla yer alması gerçekten dikkat
çekicidir"
Tekerlemeler çocukların zekâ,
bilgi, duygu ve davranışlarını geliştirir
Çocuklardaki birlikte öğrenme, gülme, iş görme bilincini geliştirir Onları sosyal yönden geliştirir ve paylaşımcı hâle getirir.
Tekerlemeler çocukların ana dillerini güzel ve doğru biçimde kullanma becerisini geliştirir Onlarda mevcut olan ana dili sevgisini besler Çocuğun kelime dağarcığının gelişimine katkı sağlar Hayal dünyalarını zenginleştirir Çocuklara topluluk karşısında konuşabilme cesareti aşılar.
Tekerleme, ölçü, kafiye, ses taklidi, yineleme ve ikilemelerden yararlanılarak belirli bir şiir düzenine uydurulan, birbirini tutmaz birtakım hayallerle düşüncelerin sıralanmasından oluşan söz dizelerine denir.
Çocuklardaki birlikte öğrenme, gülme, iş görme bilincini geliştirir Onları sosyal yönden geliştirir ve paylaşımcı hâle getirir.
Tekerlemeler çocukların ana dillerini güzel ve doğru biçimde kullanma becerisini geliştirir Onlarda mevcut olan ana dili sevgisini besler Çocuğun kelime dağarcığının gelişimine katkı sağlar Hayal dünyalarını zenginleştirir Çocuklara topluluk karşısında konuşabilme cesareti aşılar.
Tekerleme, ölçü, kafiye, ses taklidi, yineleme ve ikilemelerden yararlanılarak belirli bir şiir düzenine uydurulan, birbirini tutmaz birtakım hayallerle düşüncelerin sıralanmasından oluşan söz dizelerine denir.
Okulda Çocuğun Ruh Sağlığını Etkileyen Faktörler (Ruh Sağlığı sf: 78)
NEDENLER
Bireysel
Nedenler:
* Bilişsel,
fiziksel ve duygusal olgunluk açısından yetersizlik.
* Beden imajı düşük
olan öğrencilerin özsaygıları ve akademik başarılarının da düşük olması,
* Ortaokul ve lise
yıllarına rastlayan ergenlik döneminde yoğunluk kazanan duygusal nedenler, ilgi
alanlarının değişmesi ve çeşitlenmesi önemli başarısızlık nedenlerinden
biridir. Bu dönemde hızlı bir gelişme ve değişim sonucu ergenin dikkatinin
zayıfladığı ve duygusal gerginlik nedeniyle içe çekildiği, kendisiyle
ilgilenmenin arttığı ve belirli noktalarda yoğunlaşmayla düşünce alanının
daraldığı, bütün bunlarında çalışma ve başarıyı olumsuz etkilediği
görülmektedir.
* Yaşıtlarına
oranla fiziksel olarak geç olgunlaşma da gencin kendine güvenini zedelemekte,
kişisel ve sosyal uyumunu bozmaktadır. Bunun getirdiği özgüvensizlik başarıyı
olumsuz etkilemektedir.
* Anlayamadığı
konularda soru sormaktan çekinen, utangaç, kendine güveni düşük ve sınavlarda
çok heyecanlandığı için bildiği soruları dahi yapamayan, kaygılı kişilik
yapısı,
* Çocukta öğrenme
güçlüğü olması başarısızlığın çocuktan kaynaklanan en önemli nedenidir.
Başarının ön koşullarını oluşturan yetenekler açısından bazı çocuklar
diğerlerine kıyasla daha dezavantajlıdır.
* Öğrencinin
doğuştan getirdiği özelliklerin yanı sıra onun başarısını etkileyen bir
faktörde öğrencinin sorumluluk alma gücünü kazanmış olmasıdır. Bunun diğer bir
anlamı çalışma alışkanlığının olmasıdır.
Aileye
Bağlı Nedenler:
* Anne babanın
arasında sağlıklı bir iletişimin olmaması, huzursuz ve kaygı verici bir ev
ortamı,
* Evde çocuğun
kendine ait bir çalışma mekanının (oda, masa, bunlar mümkün değilse en azından
bir köşe) olmaması,
* Anne babanın
zamanı etkili kullanma, okuma, sorumluluklarını yerine getirme konularında
olumsuz model olup, bir taraftan çocuğun çok fazla televizyon izlemesine,
gezmesine kızarken diğer taraftan zamanlarını hep bu şekilde geçirmeleri.
* İyi niyetle
sunulan bilgisayar, TV oyunları gibi teknolojik olanakların kullanımına sınır
getirilmemesi sonucu çocukta bağımlılık yaratması,
* Ödül verme
yöntemini doğru kullanamayarak çocuğun, başarıyı başlı başına bir ödül olarak
görmesinin engellenmesi.
* Aile içi
iletişimin gencin başarısını etkileyişine bakıldığında çocukların okul
başarılarının huzurlu aile ortamlarında arttığı bulunmuş, buna karşın büyük
anlaşmazlıkların yaşandığı huzursuz aile ortamlarında yetişen çocukların hem
kişilik gelişimlerinde hem de sosyal uyumlarında sorun olduğu
görülmektedir.
* Kardeş sayısı ile
öğrencilerin okul başarısı arasında önemli fark bulunmuştur. Buna göre tek
çocuk veya iki kardeş olan öğrencilerin okul başarıları, dört, beş ve daha
fazla olan öğrencilerin okul başarılarından yüksek olmaktadır.
* Evdeki kültürel atmosfer çocuğun okul
başarısıyla dolaylı olarak ilişkilidir. Anne babanın birbiriyle ve çocukla
sohbet ortamları çocukta dil ve düşünce gelişimin sağlar. Anne baba çocuk
arasındaki iletişim alt sosyo-ekonomik düzey ailelerde yetersizdir.
* Anne baba geçimsizliğinin olduğu
ailelerde çocuk istismarı ve ihmalinin daha yüksek olduğu ortaya çıkmıştır.
Çocuk istismarı ve ihmalinin okul başarısını doğrudan etkilediği ve başarısız
öğrenciler arasında istismarın daha fazla olduğu görülmektedir.
* Aile
bireylerinden birini hastalanması veya ölmesi, ana babanın ayrılması, yeni
kardeşin doğması gibi değişiklikler başarı üzerinde etkili
olabilmektedir.
Okula
Bağlı Nedenler:
* Öğrencinin
oturduğu yer, kalabalık sınıf gibi uygun olmayan sınıf içi düzenlemeler ve ısı,
ışık, ses yalıtımı gibi sınıfın fiziki koşullarının yetersiz oluşu,
* Okulun katı,
kuralcı, yaratıcı ve özgür düşünceye imkan tanımayan disiplin anlayışı,
* Ders
programlarının kısa zamana çok fazla ünite sığdıracak şekilde planlanması.
* Ders programlarında sadece öğretmeni
dinlemeye ve tahtaya yazdıklarını okumaya dayanan eğitim yönteminin ağırlıklı
olması.
* Gereksiz, sadece öğrenciye bıkkınlık
duygusu yaşatmaya ve öğrenmeden soğutmaya yarayan ödev verme tarzı, araştırma
yapma ve proje geliştirme konularında öğrencilere imkan ve zaman tanınmaması,
* İlgilerin
gerisinde çoğunlukla geliştirilmeye elverişli olan belli bir yetenek
bulunmaktadır.
* Okulda sessiz ve edilgen bir sınıf
topluluğu, aktif ve gürültülü bir sınıfa yeğlenmektedir.
* Okulda alışılmışlık ve geleneksellik
başarı, yaratıcılık ise başarısızlık olarak nitelenmektedir.
* Okulda öğrenciler işbirliğinden çok
yarışmayı öğrenmektedir.
* Öğretmenler ders
dışı etkinliklere yeterince zaman ayırmamakta, eğitimden çok öğretime ağırlık
vermektedir.
* Okul programları ve sınıf etkinlikleri
çocuk zihninin psikolojik yapısına göre değil, yetişkin mantığının işleyişine
göre düzenlenmektedir.
* Öğretmenlerin
sınıflarda daha çok başarılı öğrencilerle ilgilenme eğilimi, kendi
branşlarından farklı branşlardaki derslere eğitici olarak girmesi, boş geçen
dersler, öğrenciyi bir üst eğitim programına hazırlayıcı eğitim ve rehberliğin
verilemeyişi gibi faktörlerinde başarısızlık üzerinde çok etkili olduğu
düşünülmektedir.
* Öğretimin
bireysel özelliklere göre gerçekleştirilmesi başarı ve başarısızlık nedeni olan
başka bir etkendir
* Öğretmenin başarı durumunda oldukça
etkili bir görevi vardır. Okulda bilgi aktarma ve öğrenim sürecini yöneten,
sınıf içi düzen ve disiplin sağlayan kişi olarak çocukların olumlu benlik ve
kişilik kazanmalarında onlara bir model olma ve yönlendiricilik görevi de
vardır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)