Sayfalar

2 Aralık 2011 Cuma

Nadia Comaneci ve Katarina Witt






Katarina  WITT

15-12-2-4-6 : Katarina Witt’in hayatında önemli yer tutan bu rakamlar nedir dersiniz acaba? Witt’in telefon numarası ya da buna bezer bir şey mi sandınız? Yanıldınız...
 
Bu, rakamlar Katarina Witt’in spor hayatına ait rakamlardır. Witt, 15 kez şeref kürsüsüne çıktı, 12 kez önemli yarışmalarda birinci oldu, 2 kez Olimpiyatlarda altın madalya kazandı (1984, 1988), 4 kez Dünya şampiyonu oldu (1984, 1985, 1987,1988) ve 6 kez Avrupa şampiyonluğunu elde etti (1983, 1984, 1985, 1986, 1987, 1988).
 
Zorunlu elemanlardan nefret ettiğini belirten Witt, jumplarında teknik açıdan çok sağlam bir patenci olarak göze çarpardı. Ama ayak bileğinden geçirdiği ameliyatlardan sonra hocası Jutta Müller’in tavsiyesi üzerine artistik yanını güçlendirdi ve programlarında ona ağırlık verdi.
 
Antrenörü Jutta Müller, bir orkestra şefi gibi yönetti onu. Katarina Witt’i medyaya, hakemlere ve seyircilere en hazır şekilde sundu. Bu sunuş, Katarina Witt’in programlarının en küçük ayrıntısından seçilen müziklere, giysilerin hazırlanmasından Witt’in gülümsemesine ve basına vereceği demeçlerin en ince ayrıntısına kadar düşünülmesine dayanan bir stratejinin eseriydi.
 
Katarina Witt’in soyunma odasından çıktığı andan itibaren bu stratejinin uygulaması başlıyordu.
 
O zamanki Doğu Almanya’da bulunan Staaken’de 3 Aralık 1965’te doğan Katarina Witt, kısa adıyla "Kati", 1984 Saraybosna Kış Olimpiyatlarında ilk Olimpiyat altın madalyasını kazandığında 19 yaşındaydı. Şampiyon olduktan sonraki günlerde hayranlarından binlerce mektup aldı. Dönemim Doğu Almanya Devlet Başkanı Erich Honecker de, hayranları arasındaydı. Katarina Witt, bir anda ulausal kahraman haline geldi ve Doğu Almanya’nın gizli polis servisi Stasi tarafından her harekeri izlenmeye başladı. Bu Stasi meselesi, daha sonraki yıllarda, iki Almanya’nın birleşmesinden sonra başına epey bir sorun çıkaracaktı.
 
Yeteneğinden, çekiciliğinden, hakemler ve seyirciler üzerindeki etkisinden emin olan "Kati", zaferleri birbiri ardına eklemeye başladı.
 
Avrupa Şampiyonasında ilk kez şampiyon olduğu 1983’den sonra bir kez yenilgi yüzü gören Katarina Witt, sadece Cenevre’deki 1986 Dünya Şampiyonasında Amerikalı Debi Thomas’a geçildi.
 
1988 Calgary Olimpiyat Oyunlarında Katarina Witt ve Debi Thomas, aynı müziği, Carmen’i seçmişti. İkisi arasındaki rekabet ve sinir savaşı müthişti. Katarina Witt, ikinci kez Olimpiyat şampiyonu olmayı hedefliyordu. Debi Thomas da, altın madalya peşindeydi. "Sosyalizmin en güzel yüzü" diye tanıtılan Witt, o gülümsemesini yüzünden hiç eksik etmiyordu ama bu gülümsemenin gerisinde gerginlik vardı. Sonja Henie’den bu yana hiçbir patenci, Teklerde iki kez arka arkaya Olimpiyat şampiyonu olmamıştı.

Witt, önce piste çıktı ve güzel, sade ve iyi bir performans sergiledi. Thomas için kapı açık kalmıştı. Doğu Alman rakibini geçme ve altın madalya kazanma imkânı vardı. Ama riskli bir propram sunması ona pahalıya mal oldu. Programın başında bir jump kombinasyonunda çift ayak üzerine indi ve bir daha kendimi toparlayamadı. Altın madalya Witt'in boynundaydı artık.

Profesyonellik, bir TV show’u (Carmen On Ice), turneler, televizyon için buz pateni danışmanlığı... Bu teklifler hiç eksik olmadı. Buna karşılık, yeniden yarışmalara girmek aldığı ani karar ve bunun sonucu 1994 Lillekammer Olimpiyatlarında elde edilen yedincilik, efsane haline gelen bu patenciye hiçbir şey katmadı.
 


Witt, Mayıs 2002’de, Stasi’nin kendisiyle ilgili arşivlerinin yayınlanmasını önlemek için açtığı davadan vazgeçti. Stasi’nin kendisiyle ilgili 1.300 sayfalık raporlarından sadece 181 sayfası, kamuoyunun bilgisine sunuldu. Raporların bu bölümü, Doğu Alman devlerinin kendisine yaptığı yardımlarla ilgiliydi. Bu da, efsane patenciye zarar vermedi.

NADİA’NIN HAYAT ÖYKÜSÜNDEN KIRINTILAR

Dünyaca ünlü ve tanınmış Jimnastikçi Nadia Comaneci hiçbir zaman bu açıklamaları yapmadıysa, bir sebebi vardır. Ama başarısının arkasında, acı dolu trajik bir yaşam var. Öyle ki, Nadia’nın unutmaya çalıştığı şeyleri, onunla birlikte bunları yaşayanlar bu olayları gizlyememiyorlar.
Işte Nadia Comaneci’in dramı:
Nadia Comaneci antrenörü’nden bıkmıştı. Ona kötü dvaranıyordu. Eski jimnastik şampiyonu olan Emilia Eberle, korkusunu yenerek 30 sene sonra Bela ve Martha Karoly adlı eşleri ve aynı zamanda antrenörleri hakkında konuşmaya karar verdi. Bu eşler hem onun hem de Nadia’nın antrenörleriydi.
Nadia, Romanya’nın jimnastik Tanrıça’sı olmasına rağmen, bu eşler ona farklı davranmadılar. Aynı muammeleyi gösterdiler. Kötü şekilde dayaklar, rejimli ve ölçüyle verilen yemekler, eli iltihaplı olmasına rağmen yarışmalara katılamasını izin verdiler. Montreal’deki Nadia’nın 10 notu bu acıları gizliyordu. Emilia bütün bunlar için “bir nevi içini dökmek” diyor: “Nadia, Bela ve eşinden aldığı bütün yumrukları veya tokatları hatırlıyor ama bunlardan bahsetmiyor. Nadia’nın onlarla hala ortak noktaları var. Nadia ve onlar şu an Amarika’dalar ve aynı branşta yani jimnastik alanında çalışıyorlar. Dost değiller ve birbirlerinden uzaklar.
Yemek verilmemesi yanında başka tür cezalar da vardı. Mesela, Nadia, antrenörü olan Bela’nın korkusundan, “kullanılmamış bir tuvalette üç gün boyu gizli kaldı” diyor olimpik arkadaşı Rodica Dunca. Bütün yediği dayakların ardından, birgün, Nadia Deva şehrindeki antrenmandan kaçtı. İlk defa İstihbarat onu trende buldu. Eve gitmek istiyordu ama bırakmadılar geriye Deva’ya getirdiler. İkinci kaçışı da başarılı olamadı. Yine hiç gözünü kapatmayan İstihbarat onu foklör sanatçısı Benone Sinulescu’nun evinde buldu. Nadia, kaçışın bir faydası olmadığını anlayınca, Deva’da, Karoly ailesiyle antrenman yapmayı reddetti. O zaman, Federasyon onu Bükreş’e aldı ve bir sene George Gorgoi adında başka bir antrenörle çalıştı.
Nadia Comaneci’in başarısı ona daha iyi imkanlar tanıması yerine, Martha ve Bela Karoly eşlerinin kıskançlıkları ile başbaşa bıraktı. Çavuşesku, başarısına hayran kalarak, 1976’da, Nadia’ya, “Sosiyalist İşçiler Kahramanı” ünvanı vermişti. Bu ünvan büyük bir organizasyon yapılarak verilmiş. Elbette, Karoly Bela, buna kıskandı. Ona antrenör olarak sadece, “I. Sınıf İş” Madalyası verilmişti.
Bela’nın kıskançlığı o kadar ileriye gitti ki, Amerika’da yarışmalardayken, Nadia hakkında rapor hazırlayarak, hırsızlık yaptığını idda ediyor: “ Amerika’da, Nadia makinelere giderek, para çıkartıyordu. Nasıl bilmiyorum, anlayamadım. Ekmekle çıkartıyordu. Onu ve Teodora adlı arkadaşıyla birlikte bu işi yaptıklarında otelde yakaladım” diyor.
Bütün suçlamalarına rağmen İstihbarat uyumuyordu. Karoly Bela’nın para düşkünlüğü olduğunu anlamıştı. Sporcular’ın hakkından alıp, kendi cebine koyuyordu. Uluslararası yarışmaları düzenleyen kişilerden, para alıp kendi keyfine göre sporculara az miktarlar veriyordu. Bu olayı yine Emilia açıklıyor: “ Hatırlıyorum, Amerika’ya gitmiştik ve sadece birkaç gösteri yapacaktık. 10 bin dolar diye bir anlaşmaları vardı. Bizlere verilen para ise, işimizi düzgün hatasız yaptığımızda 125 dolar, dengemizi kaybettiğimizde 100 dolar ve düştüğümüz takdirde, 25 dolardı.”
Komunistler bu tür olayların kokusunu alınca Bela’yı cezalandırma kararı almışlar. Ama Bela bunu hissetti ve valiz dolu parasıyla Amerika’da saklandı.

Eğer Emilia Eberle yediği dayakları yüzünden trenin önüne atlamak istediyse, Nadia’nın intihar olayı kafasından geçmedi değil. Bir akşam, Nadia deterjan içtiği için acil hastanesine götürüldü. Nadia, Komunist bir ülkenin spor starıydı ve İstihbarat buna göre dikkatli davranıyordu. Nadia, Komunist Romanya’da en çok dosyaları bulunan kişiydi. Özel hayatına ve aşklarına da karışıyorlardı.
Şubat 1981’de, İstihbarat Şef’in kişisel emrine göre, Devlet Bakanı Tudor Postelnicu’ya Kanadalı birini araştırıp, raporunda şunları yazıyor: “Ştefan Fiedorec adlı Kanada vatandaşı ile Nadia Comaneci’nin evlenme kararını rapor ediyoruz: Şu ana kadar Nadia’nın bu kişiyi tanıdığına dair herhangi bilgimiz yoktur. Kanada vatandaşının neleri planladığına dair bilgimiz de yok. Tek bildiğimiz şey, Nadia’nın ünlü olmasından dolayı yabancı memleketlerdeki gençlerden evlenme teklifleri geldiğini öğrendik. 1981’de Ocak ayı sonunda, bu tür mektupların sayısının 3 bine ulaştığını öğrendik. Nadia’ya sorduk ve bunları emeklilik hayatında okumak için sakladığını söyledi.”
Rapor edilenleri göz önünde bulundurarak, İstihbarat yeni bir karar almıştı ve buna göre de, artık evlenme teklifi mektupla gelirse, bunların okunmasını ve Nadia’ya iletilmemesini ön görmüşler. Nadia’nın yabancı kişilerle evlenme gibi istekleri aklından çıkratması çalışmalarının başlatılması ve ülke sevgisine yönelik beyin yıkama kararı uygun görülmüş. Sonunda İstihbarat’ın korkusu gerçekleşti. 1996’da, Nadia Amerikalı Bart Conner ile evlendi. Bunu 1976’dan beri tanıyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder